ANYHOW ÜZERİNE…
J. Rajhman bir tür pragmatizmden (yeni pragmatizm) den bahsediyor. Bu yeni pragmatizmi diyagram ve diagnosis olarak adlandırıyor. Diyagram hazırlanmış bir planla karşılaştırıldığında eksiksiz somut bir plana göre bir takım verilerden yeni verilerin elde edildiği ve içinde değişimi, düşünülmemişliği, başka türlü olabilirliği, deneyimlenmemişi, potansiyel olarak barındırıyor.
Diyagram evet bu anlamda plana göre daha soyut bir anlam kazanıyor. Foucault ’un bu anlamda Bentham’ın panotikonunu diyagrama çevirmesi soyutlaştırması anlamına gelirken aslında bir yandan da merkezi iktidar ve gözetmen kavramlarını da somutlaştırma aracı olarak kullanıyor.
Panoptikon Bentham’ın tasarladığı suçlulara ait bir hapishane.Temel mantığı ortada bir kule tarafından çevresindeki halkaya dizilmiş hücrelerin gözlemlendiği (sürekli o hissin yaratıldığı) bir iktidar ortamı. Bir üst noktada kent üzerinden soyutlandığında karantinaya alınmış bir kentin mimarisi olarak tanımlayabiliriz. Herhangi bir nedenle yerinden kıpırdayan herkes gözlenmekte ve bir çeşit tehdit altındadır.
Her an gözleniyor hissi ile mahkumlar üzerinde fiziksel bir güç kullanmadan; ki buradaki en büyük fiziksel güç mimaridir ; zihinsel güçle iktidara ait bir disiplin oluşturuyor.
Foucault panoptikonu iktidar mekanizmasının diyagramı olarak ele alıyor ve toplum-denetim meselelerini bu diyagramın içerdiği potansiyeller ile tartışıyor.
Hapisanenin Doğuşu’ nda
“panoptik şema, iktidarın araçlarını daha güçlü kılar, ekonomisini sağlamlaştırır... engelleyici karakteri, sürekli olarak işlemesi ve otomatik mekanizmasıyla etkili ve yararlı bir mekanizma olmasını garantiler... bu, iktidar ilişkilerinin bir işlev içinde işlev görmesinin, ve işlevlerin bu iktidar ilişkileri sayesinde işlev görmelerinin sağlanmasının bir yoludur.” diyor.
Foucault soyut diyagramı ile somut dünyadaki panoptik sürekli gözetleme ilkesinin kuşatılmış disiplinel iktidar sistemlerinde kontrolün dağınık biçimlenme kadar yayıldığından bahsediyor. Sürekli gözetleme ilkesi iktidar tarafından kaydedilmiş, kodlanmış yahut numaralandırılmış toplum bireylerine kadar yayılmıştır. Toplum bir panoptikonun somut anlamda içine sokulmadan kentin kendisi bir panoptikona dönüşüyor. Teorik anlamda toplumsal bünyeyi ve onu kat eden iktidar ilişkilerini barındırıyor kent panoptikonu. Ama toplumun yüzde yüz kapatılması söz konusu olamaz. Sürekli gözetimin var olduğu bir yerde gözetmenin olmadığını fark edecek ve risk alabilecek bireyler her zaman var olacaktır.
Bir çeşit ahlaki yeniden biçimlendirme stratejisi toplum bağlamında üretimi arttırmak, ekonomiyi güçlendirmek, toplumsal ahlak düzeyini arttırmak üzere uygulanıyor. İnsanlar üzerinde yaratılabilecek dönüşümlere yönelik deneyler yapmak ve bunları çözümlemek için çok ayrıcalıklı bir yerdir de denilebilir.
Foucault “modern iktidar büyük gözaltıdır” söylemi ile toplumsal kapatılmayı, alt metinde bu panoptikondan kaçmak isteyecek kişilerin çıkabileceğini, çarpıklıkların olabileceğini, krizlerin olabileceğini ve bir dolu potansiyeller ile bu mükemmel denetimin sağlanamayacağını anlatıyor.
Zuboff, akıllı makinenin çağı (in the age of the smart machine)” kitabında bilgisayarların işyerinde dönüştürücü bir kapasiteye sahip oldukları görüşünde. “iktidarın ruhsal temeli” olan otoriteye paralel olarak tekniği “iktidarın maddesel temeli” olarak inceliyor. iddiasına göre çağdaş yönetim tekniğinin anahtarı, yeni teknolojilerin kullanımıyla birlikte mümkün hale gelen panoptizimdir.
Şimdiki zamanda, Internet, kredi kartları, vatandaşlık numarası ve benzeri uygulamalarla yaygınlaşan, tüm hayat pratiklerinin ve hareketlerimizin elektronik ortamlar yoluyla takibini sağlayan bir elektronik panoptikon'un fiilileşmesi anlamına gelmektedir. Bu elektronik ortamda virüslerin ve kırıcıların olduğu gibi toplumda da krizleri yaratacak potansiyel hep olacak. Çünkü iktidarı kuran ile kapatılanın bir şekilde yer değiştirme ihtimali her zaman var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder