29 Aralık 2008 Pazartesi

2005 bahar yüksek lisans, ANYBODY

ANYBODY ÜZERİNE


SANAL- GERÇEK- SANAL- GERÇEK- SANAL – GERÇEK – SANAL

Sanal

*gerçek olmayıp da gerçekmiş hissi veren, gerçeğin simülasyonu.
*bugünlerde Internet ve bilgisayarla ilgili her şeye sanal demek gibi hödük bir akim var.
*kelime anlamı gerçekte olmayan, tahmini, farazi olmasına rağmen Internet ortamına verilen genel bir sıfat haline geldi.
sanal alem, sanal arkadaşlık gibi.. ama kelimenin doğru kullanılmadığı gün gibi ortada...olmayan biri ile arkadaşlık yapmak mümkün olmadığına göre..

Gerçek

*doğruluğundan emin olabileceğiniz tek şey; aynadaki yüzünüz
*en büyük yanılgı.
*2 türü vardır
1)varolan gerçeklik
2)sanal gerçeklik
*beş duyu organımızla algıladığımız bütün bilgilere verdiğimiz ortak isim
*"gerçeklik, yanılsama olduğu unutulan yanılsamadır." Derrida
*Jean Baudrillard'in, hakkında ''gerçekliğe inanmamak çıkarınızadır, eğer inanıyorsanız ve böyle bir şey yoksa kandırılmış, aldatılmışsınız ve bir aptal olarak öleceksiniz demektir. eğer gerçekliğe inanmıyorsanız ve gerçeklik diye bir şey yoksa o zaman bu her açıdan kazançlısınız demektir. eğer gerçekliğe inanmıyorsanız ve böyle bir şey varsa o zaman karınız kuşku duymak olacaktır. çünkü gerçekliğin varlığını, tıpkı tanrı’nın varlığı konusunda olduğu gibi (üstelik var olsa bile herkesin payına düsen gıkını bile çıkarmadan hemen razı olması gerekmez mi?) kesin olarak kanıtlayabilecek bir şey gösterebilmek mümkün değildir.'' diyerek, bir seçeneğe sahip olduğumuzu kanıtladığı kavramdır

sanal gerçeklik

*realitesi tartışılası konu...var mıdır? yok mudur?sorunsalının ana noktası...
*"gerçekleri asmak" olarak da tanımlanabilecek bir kavram.
*bilgisayar ve insan arasındaki iletişimi sağlayan monitör, klavye, Mouse, sensörlu eldivenler, 3d gözlükler, insan eli, parmağı, kolu, gözü, ağzı vs benzeri aygıt ve organların bypass edilerek, veri giriş-çıkışı işleminin direkt bilgisayar ve insan beyni arasında kurulmasının başarılmasıyla tüm değer ve alışkanlıkları değiştirecek olan teknolojidir.*
tüm rüyalar gerçek, tüm gerçekler sanal olacaktır.
*insanlara hayal ortamında fantastik ya da bilimsel yolculuklar yapma imkanı sağlamaya elverişli bir teknoloji, ki başlangıcı 1920'li yıllara dayanır. o dönemlerde Simulatorlar yardımı ile sağlanan bu teknoloji kısa bir zaman sonra kafaya takılan baslık ve gözlüklere yerini bırakmıştır.
Günümüzde ise üç boyutlu bilgisayar animasyonları yardımıyla sağlanan gerçek olmayan bir ortamdır.Bir nevi insan beynini yanıltmaya dayanır. insanin duyularıyla, sanal ortamı birleştirerek kişiyi, o ortamın bir parçası haline gelmiş hissettirmektir. (uçak Simulatorlarında olduğu gibi; uçak Simulatorlarında, pilot kabinine göre tasarlanmış olan ortamda hareketlilik vardır. pilot adayının hareketlerine göre kabin harekete geçer) bu anlamda bir çelişkiyi de gözerdi etmemek gerekir. burada, sanallık gerçekliğe öykünen/özenen bir kullanıma sahip. sanal gerçeklik, yalın gerçekliğe benzedikçe/yaklaştıkça başarıya ulaşmış sayılır. oysa düşlerin gerçeklenme tutkusu bambaşka bir talebe gönderme yapar. gerceklemek istediğimiz düşler, mevcut gerçekliğe sığmayan, onu asan ve ondan daha 'mükemmel' şeylerdir. düşlerimiz, gerçeklik statüsüne geçmek ama daha iyi bir yeni gerçekliğe dönüşmek ister; mevcut gerçekliği olabildiğince iyi taklit etmek değil.
(bu haliyle, sanal gerçeklik, özgürleşmeyi değil, yalnızca, mevcut toplum düzeninde gereksiz baskılarla kuşatılmış alanları (cinsellik gibi), toplumsal düzeni değiştirmeyecek ve onu tehdit edemeyecek bir formda 'muzdarip' bireylere açmak; onları, sahte bir özgürlük oyunuyla uyutmak anlamına geliyor.)

sanal gerçeklik tabii ki sadece Simulatorlar için tasarlanmış bir teknoloji değildir. bu yolla, ileride, gündelik/pratik hayata yönelik gelişmeler doğrultusunda, hayati kolaylaştıracak çok ilginç isler yapılabilmek de mümkün gözükmektedir. mesela, ayni sanal yerde iki kişi ortama tam hakim olarak bir toplantı yapabilir; insanlar "sanal alış veriş merkezi"lerinden ihtiyaçlarını görürler; "Internet bankacılığı" ile para akısını gerçekleştirebilirler, "sanal ofis"lerinden islerini takip edebilirler ya da evinden çıkmayan bir cerrah, acil bir ameliyatı evindeki ve hasta hanedeki aletler yardımıyla hemen orada, yapabilecek olabilir vb gibi...

son olarak, benim sevdiğim tanımı ile sanal gerçeklik; "daha iyi bir yasama yönelik düşlerimizi, gerçek dünyada gerçekleyebilmek için bir şeyler yapmamıza yardımcı olan yada bu doğrultudaki 'birikmiş' anksiyetemizi sanal elma sekerleriyle deşarj eden bir oyun bir sanal cennet"tir.

(yararlanılan kaynak sahipleri; kerem kan demir/bir iletişim ve etkileşim fantezisi olarak Internet
nadir kemal yılmaz/sanal gerçeklik nedir?)

SANAL- GERÇEK- SANAL- GERÇEK- SANAL – GERÇEK – SANAL

Sanal denildiğinde ilk akla gelen tanımlarda da karşılaştığımız gibi bilgisayar ve ekipmanları oluyor. Günümüzde çok küçük yaştakilerden tutun (büyüklerden bile iyi olduklarını söylemeliyim) herkes bir şekilde bu elektronik ortamla ilişkiye girmiştir. Öyle ki bu konuda bir etik oluştuğu söylenebilir.

Yarattığı yeni gerçeklikle sanal diye nitelendirdiğimiz durum aslında gerçeğin farklı bir boyutudur. Beş duyumuzla hissedebildiğimiz şeyleri gerçek olarak kabul ettiğimizde; hemen hemen sanal ortam da buna karşılık verecek düzeye gelmiştir.
Sanal gerçeklik sadece bilgisayar dahilinde değil sinema, edebiyat ,müzik, resim için de tartışmak mümkün. Özellikle sinema sanal gerçeklik ortamı yaratan en iyi örneklerden öyle ki kendi sanal gerçekliği içinde bir sanal gerçeklik yaratıyor. Truman Show filmi buna iyi bir örnek olabilir.

SANALLIK- MİMARLIK -GERÇEKLİK - MİMARLIK- SANALLIK

Endüstri devrimi sonucu üretim araçları ve üretim biçimleri değişmiş; mimarlık ürünleri ve hatta kentlerin oluşumlarında da bu anlamda bir devrim olmuştu. Bugün de yaşanan bir başka devrimdir. Yeni bir gerçeklik üretimi yapılmaktadır üretim araçları ve biçimi farklı olarak.
İnşa edilip kullanılmak için tasarlanan mimarlık ürünü sayısal ortamda modellenerek nasıl olacağına ait ipuçları vermektedir. Diğer bir deyişle gerçeklik sayısal ortamda üretiliyor.

Burada beni çelişkiye düşüren iki durum var:
*Çizim programları bir takım verilerle sınırlı ve herkesin aynı komutları girerek kullandığı bir araç ise (dijital Neufert) öznesiz projeler mi üretiyoruz?
* Mimarlık tasarım yapmak ise bunu sunmanın bir aracı olarak sayısal ortamı kullanmak , kara kalem, kullanmaktan farksız mıdır?

Bu sorular etrafında düşündüğümde; özne benim için etkili oluyor. Özne müellif ise ortaya çıkan ürünün (proje,resim vs.) sayısal ortamda da olsa öznenin müdahalesi sonucu oluşması farklılaşmasını sağlıyor. Buradan yola çıkarak her şeyin yüzde yüz öznesiz olamayacağı savına varıyorum. Ancak hiçbir şey yüzde yüz de öznel (kişisel ) değildir. Çevremizden öğrendiklerimiz , deneyimlerimiz, yaşadıklarımız sadece bize ait olmadığına göre sayısal ortam veyahut bir taşın üzeri de olsa ne tamamen bize ait ne de tamamen bizim dışımızda ürünler üretiyoruz. Standartlaşmış olanı en iyi yapabilen makineler ki onlardan bile arada defolu olarak tabir ettiğimiz bir takım değişik ürünler çıkabiliyor. Bu anlamda öznenin yüzde payı bu durumu açıklayabilir. Sayısal ortamın bu payı düşürdüğü kanaatindeyim bir yandan da sağladığı diğer verilerle talep edilen olması kuşku götürmez. Örneğin elle yazılmış bir mektup ile sayısal ortamda yazılmış bir mektubu düşünebiliriz. Önemli olan yazılanın kendisi evet ama bir şey var bunları ayıran. O da özne payı olsa gerek.
Mimarlık sadece önceden oluşturulmuş mimarlık kurallarına değil, birikimlere, geleneklere, deneyimlere dayalı olarak gelişmektedir. Buna karşın temsiliyet aracı, kodlanmış veriler bütünü.
Sanal gerçeklik içinde temsiliyet, alınan riskin de bir bakıma en aza indirgenmesi aslında. Bir sonraki devrim, içinde yaşadığımız sanal gerçekler yahut gerçek sanallar olacak ; belki de beton, çelik olmaksızın extrude edilmiş polyline yapılar içinde bedenimiz olmaksızın gerçek sanal yaşayacağız…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder